Kuzu bey Konağı Tarihçesi

Tarihçe

Koz beyli köyü, adını aldığı kurucu atası Kuzu Bey’in hatırasını günümüze taşıyan ve arka planında saklı hikâyeleriyle bugünkü tüketim ağırlıklı hayatımıza katabileceği çok unsuru içinde barındıran değerli bir yerleşim olarak dikkat çekiyor. Bugün Aliağa ve Yeni Foça arasında; ülkenin demir çelik sektörünün kalbinin attığı bir havzanın hemen yakınlarında yer alan Koz beyli, tarihte özellikle Cenevizliler döneminde ekonomik değeriyle öne çıkan Şaphane Dağı’nın kuzeydoğu eteklerinde Ortaçağ’da bu kıyıları tehdit eden korsan akınlarına karşı korunaklı bir tepenin üzerinde kurulmuş. Dağdan beslenen su kaynaklarıyla hayat bulan köyün; önceleri Şaphane Dağı’nın yukarılarında kurulduğu (köyün eskileri, bu yerin Yolmuç olarak adlandırıldığını söylüyorlar), daha sonra korsan akınlarından korunma amacıyla bu tepenin doğuya bakan yamaçlarına doğru kaydığı anlaşılıyor. 

Koz beyli köyü, büyük olasılıkla buraları yurt bellemiş bir Türkmen beyi olmalı. Koz beyli’nin konumlandığı tepenin sırtlarında yer alan ve kitabesinden Hicri 1027 (Miladi 1611) yılında yapıldığı anlaşılan cami ve hemen yanındaki Kuzu bey Kulesi olarak bilinen kule yapısı, 17.yy.da merkezi otoritenin zayıfladığı ve ayanların yerel otorite olarak öne çıktığı döneme işaret ediyor. Demek ki köyde o dönem bir savunma refleksinin geliştiği anlaşılıyor.  

Koz beyli Güzelhisar-ı Menemen Voyvodalığı’nı uzun süre ellerinde bulunduran Kalabaklı Himmetoğulları, bölgede önemli rol oynayan ayanlardandı. Himmet Ağa, Kalabaklı köyünden Güzelhisar’a gelerek yerleşmiş, Güzelhisar Tuzlası’nı (bugünkü Aliağa plajları civarı) işleterek zengin olmuştu. Himmet Ağa’nın ölümünden sonra oğlu Zeynelabidin, Güzelhisar Voyvodası oldu. Fakat iltizam parasını ödeyemediğinden 1749 yılında (Hicri 1163) azledildi. Zeynelabidin, Menemen Voyvodası Boğazlı Hasan Ağa ve Helvacıköy Ayanı ile iltizam ve rekabet yüzünden iyi geçinemiyorlar, birbirlerini her fırsatta şikâyet ediyorlardı. Bozköy’e yerleşen Zeynelabidin, adamları eşkıya Bakioğlu Osman ve Öküzköylü (şimdiki Şehit Kemal köyü) Kara Süleyman ile birlikte, Bozköy, Kozbeyli, Ilıpınar, Gökkebir ve Şeyh-i Kebir köylerinin vergilerini zorla toplamaya başladı.


Bu şikâyetler üzerine Zeynelabidin, silahlı adamları ile birlikte Helvacıköy’ü güpegündüz bastı, tüm köyü yaktı ve köy halkından Hacı Ali, Seyyit Mehmet, Tilkioğlu Mustafa ve Mağripli Mehmet adlı kişileri öldürdü. Halkın tüm mal ve erzaklarına el koyduğu gibi Debbağoğlu Halil’in kızını da kaçırdı.

Şikâyetler üzerine bu olayın soruşturmasıyla Aydın Valisi Vezir Ragıp Paşa görevlendirildi. Yapılan tahkikat sonucunda Zeynelabidin ve kardeşleri suçlu görüldü ve Güzelhisar’dan sürüldüler.”(1)

Yine aynı kitapta; Kozbeyli’nin 1531 yılından sonraki tapu tahrir kayıtlarında Menemen Kazası’na bağlı bir köy olarak Kuzubeğli adıyla anıldığı belirtiliyor.



Kurucu atası Kuzubey’in ismiyle anılan Kozbeyli, aslında bir Türkmen köyü. Ancak, 1821’de Yunanistan’da Mora Ayaklanması ile başlayan süreçte Batı Anadolu’ya yönelen Rumların kitlesel göçünden söz ediliyor. Özellikle kıyılardaki verimli topraklarda yerleşen Rum ahali bir anlamda Mora’daki karışıklıklardan ve Kıta Yunanistanı’ndaki coğrafyanın imkânsızlıkları ve geçim sıkıntısı gibi nedenlerle Batı Anadolu’ya geliyorlar. Bugün eski Rum mahalleriyle dikkatimizi çeken örneğin Foça, Alaçatı, Ayvalık, Bergama gibi birçok Ege kasabasındaki Rum nüfus hareketleri o yıllara dayanıyor. Bu konuda Atina’daki Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nin özellikle mübadeleyle Anadolu’dan Kıta Yunanistanı’na göçen Rum mübadiller arasında yaptığı araştırmalar sonucunda elde edilen kayıtlar bu savı destekler nitelikte görünüyor.